Buradasınız: Haberita » İş Dünyası » Ulaştırmaya Yeni Bir Bakış Açısı

Haberita olarak yepyeni projeleri sizlerle buluşturmaya devam ediyoruz. Bu çalışma tamamlandığında Türkiye’deki ulaştırma projelerine yeni bir bakış açısı kazandıracak. 13 kişinin çalıştığı bu projenin yürütücüsü Doç. Dr. Hande DEMİREL’den projenin detaylarını öğrendik. Projenin adı : “Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) Tabanlı Karayolu Ulaşımı Erişilebilirlik Analizi”.

Sonucunda bir prototip yazılım teslim edilecek olan çalışma, 2017 yılında bitecek. Beklenilen projenin başarılı olması halinde arazi kullanımı/ulaştırma ilişkisi ortaya konacak, ulaştırma yatırımlarının performansı ölçülebilecek.

DEMİREL’in 2006 yılından beri tasarladığı proje, 2015 yılında TÜBİTAK tarafından kabul edildi, nisan ayında çalışılmaya başlandı.

DEMİREL, burslu olarak gittiği Berlin Teknik Üniversitesi Geoinformatik Enstitüsü'nde doktora yaptı.

DEMİREL, Berlin Teknik Üniversitesi Geoinformatik Enstitüsü’nde doktora (burslu) yaptı.

Peki, Hande DEMİREL kimdir?

Hande DEMİREL, 1996 İTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği mezunu. 1998-2002 arasında burslu olarak gittiği Berlin Teknik Üniversitesi Geoinformatik Enstitüsü‘nde doktora yaptı. 2008 yılında Doçent oldu. 2011-2014 yılları arasında da Avrupa Komisyonu, Ortak Araştırma Merkezi (JRC)/İleri Teknolojiler Enstitüsü‘nde iklim değişikliği, ulaştırma ve enerji sektörlerinin ekonomik boyutunu araştıran bir birimde çalıştı. Şu anda İTÜ Geomatik Mühendisliği Bölümünde görev yapıyor.

“Şehir bölge planlarıyla ulaştırma planları etkileşimli olmalıdır.”

Demirel çalışmanın amacından bahsederken, “Ulaştırma politikalarının temel amacı bireylerin her türlü ekonomik ve sosyal faaliyete erişebilme yeteneğinin arttırılmasıdır. Ulaşılması istenilen hedefler (Okul, hastane, AVM, işyerleri vb ) arazi üzerinde dağılıma sahipler ve bu ulaşım ağının bütünlüğü, arazi kullanım bilgisi, ulaşım sisteminin performansını belirliyor ve tümüyle etkiliyor yani siz ne kadar güzel araştırma projesi yaparsanız yapın, arazi kullanımından bağımsız, insanların mevcut taleplerinden bağımsız düşünemezsiniz. Bir ulaştırma ağını tasarlarken alışveriş merkezi yapılacağını bilmiyor veya öngörmemiş olabilirsiniz ama siz ulaştırma hattı getirdiğiniz için oraya bir AVM gelmiş olabilir. Tam tersi İstanbul’da çok örneği var, bir Uydukent yapıldığında bu Uydukent sakinleri doğal olarak oraya ulaştırma altyapısı talebiyle geliyorlar çünkü bir şekilde kentin merkezine bağlanmaları gerekiyor. Her iki durumda da yeni bir çekim alanı oluşuyor ve bölgenin ekonomik, sosyo-kültürel ve çevresel yapısını değiştiriyor. Dolayısıyla ulaştırma ve arazi kullanımı etkileşimi zamana ve mekana bağlı olarak değişiyor. Bir yere A’dan B’ye otoyol tasarladığınızda ya da metrobüs hattı koyduğunuzda buranın demografik yapısı nasıl değişir yani burada ne gibi gelişmeler olabileceğinin bilgisi yok, eksik. Biz de bu projede bu eksikliği gidermek istiyoruz. Bu etkileşimin bilinmesinin özellikle bölgesel ekonomik kalkınmaya büyük katkısı olacak, bu etkileşim bilindiği zaman bölgeleri kalkındırmaya yönelik stratejik planlar daha verimli hale gelecektir.” dedi.

İETT ile işbirliği yapılıyor, aynı zamanda İETT’den iki çalışan da projede yer alıyor.

İETT ile işbirliği yapılıyor, aynı zamanda İETT’den iki çalışan da projede yer alıyor.

“Türkiye’de yapılmamış bir proje.”

DEMİREL, Türkiye’de böyle bir projenin muadilinin olmadığını ifade ederken, Avrupa Birliğinin böyle bir çalışma yaptığını ama Türkiye için bir ilk olduğunu söyledi. İETT ile işbirliği halinde olduklarını ve İETT’den iki çalışanın çalışmada yer aldığını belirten DEMİREL, “Bu projeyi uygulamada bu işle birebir uğraşan insanlarla ekip olarak bir araya gelip bunu çözebilecek bir sistem tasarlıyoruz.“ dedi.

Tasarlanan sistemin test edilmesi ve geliştirilebilmesi için bir pilot bölge; İstanbul Avrupa Yakası Esenler, Bağcılar, Güngören, Zeytinburnu, Bakırköy, Bahçelievler, Küçükçekmece, Avcılar, Esenyurt, Beylikdüzü ve Büyükçekmece ilçeleri ve bu bölgede bulunan karayollarını (E-5, TEM ve bağlantı yolları) kapsıyor.

“İleriye yönelik simülasyonlar yapıp senaryoları test edeceğiz.”

DEMİREL, çalışma bölgesinden bahsederken, “Çalışma bölgesi zor bir bölge, eğer burada başarılı sonuç alabilirsek, elde edilen deneyim ile diğer bölgeleri daha rahat yapabiliriz diye düşünüyorum. Orası bizim için bir laboratuvar olacak. Geçmiş ve mevcut verileri toplayacağız bunun sonucunda durumu tespit edeceğiz ve ileriye yönelik simülasyonlar yapıp senaryoları test edeceğiz.” dedi.

Proje ekibinde toplam 13 kişi var, 2’si IETT’den endüstri mühendisi, 8 kişi İTÜ’den farklı bölümlerden (Geomatik, inşaat ve çevre mühendisliği, şehir bölge planlama), diğer 3 kişi de doktora ve yüksek lisans öğrencileri (Bilgisayar, geomatik ve inşaat mühendisi)

DEMİREL, iş planını aktarırken, “Öncelikle geçmişe dair bilgileri toplamamız gerekiyor. Bu verileri toplarken uydu görüntülerinden faydalanacağız, bunları uzaktan algılama yöntemleri ile işleyeceğiz. Sahada ölçmeler yapacağız. Proje kapsamında çalışma bölgesine ne kadar yolcu taşınıyor, oraya ne kadar talep var, gün içerisinde nasıl hareket ediyorlar, hat üzerinde ne kadar akış oluyor gibi verileri İETT’den alabileceğiz.” dedi.

“Proje sonucunda ulaştırma alt yapılarının performansını belirleyebileceğiz.”

Çalışmanın başarılı olması halinde özellikle İETT’nin ulaştırma planlarının performansını ölçebileceğiz diyen DEMİREL, “Burada yatırım yapıldığı zaman nasıl bir değişiklik yaratıyor bunu sayısal olarak belirleyebileceğiz yani ulaştırma alt yapılarının performansını ölçebileceğiz.“ dedi.

Avrupa Birliği (AB) fonları yardımı ile Güneydoğu Avrupa’da 2010 sonrası inşaa edilen karayollarının bölgesel kalkınmaya etkisini araştıran projenin sonuçları haritada gösterilmektedir.(Kompil, M., Demirel, H., Christidis, P. -2013)

Avrupa Birliği (AB) fonları yardımı ile Güneydoğu Avrupa’da 2010 sonrası inşaa edilen karayollarının bölgesel kalkınmaya etkisini araştıran projenin sonuçları haritada gösterilmektedir.(Kompil, M., Demirel, H., Christidis, P. -2013)

Peki projenin trafik sıkışıklığının çözümüne bir katkısı olacak mı?

“Şehir planları ile ulaştırma planları arasında entegrasyon olmaması”nın trafik sıkışıklığının temel nedeni olduğunu söyleyen DEMİREL, projenin trafik sıkışıklığına acil ve günlük çözüm değil, planlamaların başarısı sonucunda dolaylı olarak gelecekte katkısı olacağının altını çizdi.

Trafik sıkışıklığının bizlere, yöneticilere, karar vericilere bir maliyeti var diyen DEMİREL, “Bu maliyet vatandaşların memnuniyetsizliği de olabilir, çevreye zararı da olabilir. Böyle bir sistem olursa elinizde bunların maliyetlerini veya sizin performansınızı ölçme imkanınız olacak yani siz bundan topluma ne kadar katkı sağlıyorsunuz, bu yaptığımız yatırımların olumsuz etkileri ki bu olumsuz etkilerden bir tanesi de trafiktir bu da sistem içerisinde maliyetle modellenebilir. Bunun sonucunda bu sistemle karar vericilerin daha sağlıklı karar vermelerini sağlayabiliriz.”

“Proje sonunda TÜBİTAK’a yazılım teslim etmeyi taahhüt ettik.”

DEMİREL, çalışmanın geleceğinden bahsederken, “Proje sonunda geçmiş verilerden mevcut verileri ve gelecekteki verileri farklı senaryoları test edebilecek yazılım teslim etmeyi TÜBİTAK’a taahhüt ettik.” dedi.

Bu proje örnek bir proje, öncelikli hedefimiz bu sistemi bütün İstanbul için çalışır hale getirebilmek diyen DEMİREL, “İleride bu altyapıyı kullanarak Ulaştırma Bakanlığı ile çalışmalar yapılabilir. Havalimanları ve küçük metropoller için çalışmalar yapılabilir. Başarılı olabilirsek başka projelerde de bunun uygulanabileceğini düşünüyorum.” dedi.

Telif Hakkı: © 2010 - 2024 Haberita - Tüm hakları saklıdır.